5 Ocak 2010 Salı

Pratik pasta




Malzemeler

2 paket kakaolu bisküvi

1 su bardağı çekilmiş ceviz

3 çorba kaşığı pudra şekeri

1/2 su bardağı kuru üzüm

1 çay bardağı süt

2 çorba kaşığı kakao

2 poşet krem şanti

2 su bardağı süt
Yapılışı

Bisküvileri üzerine merdane ile bastırarak ufalayın. Krem şantiyi sütle birlikte katılaşana kadar çırpın.Bisküvi, ceviz, pudra şekeri, kuru üzüm, 1 çay bardağı süt, krem şanti ve kakaoyu tahta kaşıkla karıştırın.Karışımı folyo döşenn kaba boşaltıp, bastırın. 4 saat buzdolabında bekletin. Servis tabağına ters çevirerek çıkarın.


Adana’nın Kurtuluşu


Birinci Dünya savaşının ortalarında 16 Mayıs 1916'da Fransa hükümeti adına Bakan George Picot (Corc Piko) ile İngiltere'nin temsilcisi Avam Kamarası üyelerinden Albay Mark Sayks arasında Yakın ve Orta Doğu için bir taksim anlaşmasına varılmıştır. Buna göre Fransızlar, İngilizler lehine Filistin'den vazgeçecekler, buna karşılık Musul Petrollerine ve Ergani bakır madenleriyle Kilikya pamuklarına sahip olacaklardı. 20 Kasım 1919'da İngilizler Çukurova'dan çekildiler, yerlerini Fransızlara bıraktılar.Fransız sömürge yönetimi, Ermeni fedai ve kamavorlarını maşa olarak kullanmak suretiyle yerli halka ağır işkence yaptı. Daha önce tehcire (zorunlu göç) tabi tutulan Ermeniler, eski köy ve kasabalarına geri döndüler. Sancaklarda ve Vilayet merkezlerinde Tesviye-i Mesalih Komisyonları kuruldu. Bu özel komisyonlar, iki yalancı şahit bulunduğu takdirdetalep edilen evin, arsanın, bağın Ermenilere verilmesine karar veriyordu. Temyizi mümkün olmayan bu kararları, Fransız sömürge yönetimi cebren uyguluyordu. Yönetime karşı gelenler kurşuna diziliyordu. Kurşuna dizilenlerin cesetleri de Kozan'daki fırınlarda yakılıyordu. İntikam Alayı adı verilen Fransız üniformalı Ermeni kamavorlar, karanlıkta yakaladıkları Türk'leri öldürüyor ve cesetlerini orta yerde bırakıyorlardı. 10 Ocak 1919'da Abdo Ağa'nın çitliğini bastılar, Yeşiloba'da 14 işçiyi şehit ettiler. Bir ay sonra Türk'lerin dükkanlarını yağmaladılar. Vanlı Ahmet Ağa'yı evinde süngülediler. Türk halkı kan ağlıyordu. Şehri boşaltmaya ve Toroslara kaçmaya başladı. Halk arasında kaçkaç adı verilen bir kaçış esnasında Ermeniler Türk'leri Yeşilobada kamadan geçirerek katlettiler. Mustafa Kemal Paşa, bu soykırıma çok sert tepki gösterdi. Zamanın Fransız Kumandanı General Gauraud nezdinde olayı protesto etti. Olaydan Fransız sömürge yönetiminin sorumlu olduğunu vurguladı. Sömürgecilerin bu onur kırıcı davranışlarına Türk insanı boyun eğemezdi. Teşkilatlanmak zorundaydı. Çukurovadaki milli mücadele kararı teşkilatlanma sonucu Sivas'ta verilmiştir. Ali Fuat Cebesoy'un hazırladığı savaş stratejisi Sivas'ta tartışılarak kabul edilmiştir. Doğu Kilikya Kuva-yi Milliye Komutanlığı Osman Tufan'a Batı Kilikya Kuva-yi Milliye Komutanlığı Sinan Tekelioğlu'na verilmiştir. İkisi de efsanevi bir isim bırakmışlardır. Yeni Adana Gazetesi'nden söz etmeden geçemeyeceğim. İşgal sırasında Ahmet Remzi Yüreğir Adana'da Kuva-yi Milliyeyi destekleyen Adana adlı bir gazete çıkartıyordu. Sömürge yönetimi matbaayı basarak gazeteyi kapattı. Ahmet Remzi bey Valilikten izin alarak Yeni Adana Gazetesini çıkarmaya başlardı. Fransızlar matbaayı yine bastılar, işçileri tutukladılar. Ahmet Remzi bey matbaayı Karaisalı'ya, daha sonra Pozantı'ya taşıdı. Bir vagon içerisinde gazeteyi çıkardı. Ancak 300-500 tane basabilen gazete, hayvan sırtında köylere, kasabalara gönderiliyordu. Hala yayın hayatına devam eden bu gazetenin ebediyetlere kadar yaşamasını diliyorum. Toros tünelleri Fransız'ların kontrolündeydi. Türk miliskuvvetleri Belemedik tren istasyonunu basarak buradaki Fransız Hastanesini zaptettiler. Pozantı'daki Fransız Komutanı Binbaşı Menil, Gülek Boğazı'nın dışında Mersin'e ulaşacak bir yol arayışındaydı. Tekir'e geldiklerinde rastladıkları Kumcu Veli ve köylü kadından kendilerine mihmandarlık yapmalarını istedi. Veli ve kadın Menil taburunu her iki tarafı dik ve yalçın kayalık olan Karboğazın içine soktu.Zaten Türk milisleri uzaktan Menil taburunu izliyordu. Burada 44 köylü kahramanca dövüşerek Menil taburunu teslim almıştır. Mustafa Kemal Paşa Çukurova halkının bu meziyetlerinden emin olduğu için onlara güvenmiş ve milli mücadeleye başlama kararını Adana'da almıştı. "Bir Türk Dünyaya Bedeldir" derken belki de Gülekli 44 kahramanı düşünmüştü. Kar Boğazı'nda Menil taburunun 44 köylüye teslim olması büyük bir kahramanlık örneği idi. Mustafa Kemal Paşa, yanında Fevzi Çakmak Ankara, Kayseri ve Sivas heyetleri olduğu halde, B.M. Meclisi adına cepheyi teftiş etmek üzere Konya üzerinden özel bir trenle Pozantı'ya 5 Ağustos 1920'de geldi. Bütün cephe komutanları gelmişlerdi. Cepheler hakkında geniş bilgi verildi. Sonra Adana7lılara hitaben veciz bir konuşma yaptı. Konuşmasında niçin Adana'lılara bu kadar güvendiğini şimdi daha iyi anlamış olduğunu ifade ediyordu. Kuva-yi Milliye’nin Fransızları Çukurova'dan atacağından emindi. Her türlü askeri desteği vaad ediyordu. 41.Tümenin Pozantı'da oluşturulmasına karar verildi. Adanalıların istediği cephane ve topu vermeyi kabul etti. Daha sonra Pozantı'nın bir liva haline getirilmesini talep ettiler. Liva, Vilayet ile kaza arasında bir merkezdi. Ancak Mustafa Kemal, daha ileri giderek Adana Vilayetinin Pozantı'da kurulmasını teklif etti. Kongrenin ikinci gününde kendisinin başkanlığında Vali ve diğer yöneticilerin seçimi yapıldı. Valiliğe İsmail Sefa Bey bu görevi geçici bir süre için kabul edebileceğini söyledi. Çünkü kısa bir zaman sonra mebus olarak B.M.M.'ne gidecekti. İsmail Sefa Bey ayrıldığı zaman yerine hem Vali hem de 41.Tümen Komutanı Nuri Conker getirildi. Nuri Conker'in Valiliği de uzun sürmedi. Yerine Serficeli Hilmi Bey Vali olarak tayin edildi. Belediye Başkanı Mektupçu, Defterdar, Kadı ve diğer bütün yönetim kadrosunun seçimi yapıldı. Akşam Mustafa Kemal Paşa Ankara'ya döndü. Sağlık Müdürü, Marif Müdürü, Ziraat ve Orman Müdürü, Tapucu, Jandarma Kumandanı, Polis Müdürlerinin de atamaları yapıldı. Dıblanzade Mehmet Fuat Efendi Belediye Başkanı, Ahmet Remzi Yüreğir ve Kethüdazade İbrahim, Karadayı İsmail ve Savatlı Halil Ağa ve Haydarzade Ali Efendiler encümen üyesi seçildiler. Böylece Adana Vilayet Teşkilatı Pozantı'da kurulmuştu. Milli kuvvetlerle yaptığı savaşlarda uçaklarıyla hava desteği sağlayan ve sivil hedefleri de bombalayan Fransa, büyük kayıplar veriyor. Artık Çukurova'da kalmaya gözü kesmiyordu. Bataklığa saptandığını gören Fransız kamuoyu, Çukurova'yı terketmenin uygun olacağı tezini benimsiyordu. Sakarya Harbinden sonra 30 Ekim 1921'de Franklin Bouillon ile Türk Hariciye Vekili Yusuf Kemal Tengirşen arasında Ankara Anlaşması imzalanarak, Fransızlar, Çukurova ve Antep'i boşaltmayı kabul ettiler. Müdafa-yı Hukuk Cemiyeti adına İbrahim Kethüda, Belediye Başkanı Mehmet Fuat ve Yeni Adana Gazetesi Sahibi Ahmet Remzi'nin dahil olduğu heyet, 1 Aralık 1921'de Adana'nın yönetimini Türk Devleti adına teslim aldı. Ankara Anlaşması Fransız'ların bölgeyi iki ay içerisinde tahliye etmesini hükme bağlamıştı. Bu hüküm uyarınca 20 Aralık 1921'de Adana, Türk askeri tarafından teslim alındı. Ancak Fransızların isteği üzerine bölgenin tamamının tahliyesi 5 Ocak 1922 terihine kadar uzatıldı. Bu tarih Adana'nın kurtuluşu günü olarak kabul edildi.

31 Aralık 2009 Perşembe

Hoşgeldin Yeni Yıl 2010

HOŞGELDİN YENİ YIL 2010
Yaşamın kaynağı .Sevgi ise sevgi bir tutku, tutku bir amaç, amaç bir şeyleri birileriyle paylaşmaksa, paylaşmak dostluk, dostluk hatırlamaksa eğer hep aklımdasınız! Yeni yılda da dostluğumuzun daha da pekişmesi ve ebedi olması dileğimle daha nice mutlu yıllara!
Mutluluk bankasının sevgi şubesinde, 2010 no'lu hesabınıza, 365 gün daha yatırılmıştır. Mutlu bir şekilde harcamanız dileğiyle.. MUTLU YILLAR...
Yine yeni bir yıl var kapımızda. 2010 yılına gireceğimiz şu günlerde istediğiniz her şeyin gerçekleşmesi dileğiyle. Geleceğinizi oluşturacak her yeni gün bir önceki günden daha güzel, isteklerinize uygun ve sizi mutlu edecek şekilde olsun! İyi Seneler!
YENİ YILDA; Hayatı tutabilmek, Sevgiyi kaçırmamak, Keşke dememek için düşlerini ikiyle çarp bu kez... Ve onları gerçekleştirecek zamanı ayır kendine... MUTLU YILLAR!!
2010 yılı acılarımızla, sevinçlerimizle geride kalacak. 2010 daha fazla umut, daha fazla sevinç, daha fazla mutluluk getirsin. Yaşamında güzel yıllar, mutlu yarınlar, gerçek dostluklar hep seninle olsun. Yeni yılın sana ve tüm sevdiklerine sağlık, mutluluk, neşe, başarı, bolca para, sevgi ve huzur getirmesini dilerim. Mutlu Yıllar!!
Bembeyaz yağan kar, ne yaşanmışsa yaşansın örter geçmişin hatalarını... Yeni bir gelecek sunar bize ve yeni bir başlangıç... Yeni yılın tüm insanlığa ve ülkemize barış, mutluluk getirmesi dileğiyle yeni yılınızı kutlarım. Her şey gönlünüzce olsun!
2010 yılı öyle bir yıl olsun ki, 2008yılının tüm olumsuzluklarını bize unutturabilsin.. İsteklerimizin gerçekleşeceği bir yıl dileğiyle..
Yeni bir yıla girerken sevgi ve barış diliyorum. Savaşların, acıların ve felaketlerin, geçip giden koca bir yıl gibi geride kalması umuduyla.. Nice Yıllara!
Kardeşliğin doğduğu, sevgilerin birleştiği, belki durgun, belki yorgun, yine de mutlu, yine de umutlu, yine de sevgi dolu nice yıllara!
2010 yılında da hiç ümitsiz kalmaman ve hayallerine kavuşman dileğimle. İyi ve sağlıklı seneler!
Yeni yıl bizlere kutlu olsun.. Yeni yıl sizlere de kutlu olsun.. Sağlık, başarı ve mutluluk dolu olsun..
Yeni yılda, her şeyin gönlünüzce olmasını diler, tüm beklentilerinizin gerçekleşmesini temenni ederim. Mutlu yıllar...
En kötü günümüz hiç gülmediğimiz gündür. Yeni yılın dolu dolu ve geniş en içten gülümsemelerle dolu geçmesi dileğiyle mutlu yıllar..
Yeni yılın sana neşe ve mutluluk getirmesi dileğiyle ..en içten sevgilerimle..
Daha iyi yıllara, hep birlikte, elele.. MUTLU YILLAR !!!

Şeker gibi tatlı, rüya gibi güzel bir yıl geçirmenizi diliyorum.. iyi yıllar

29 Aralık 2009 Salı

Kavimler Göçü

Tarih öncesi dönemlerden başlayarak başlayan göçler aralıklar devam etmiştir. Bu göçlerin hemen hepsinin siyasi ve askeri sebepleri vardır. Göç, bir milletin, bir kavmin yurtlarını terk ederek bilinmeyen bölgelere yok olma pahasına da olsa göç etmesidir. Tarih öncesi yapılan göçlerin sebeplerini o dönemin aydınlatabilecek yazılı kaynaklar bulunmadığından tam olarak açıklayabilme imkanı her zaman bulunamamaktadır.
google_protectAndRun("ads_core.google_render_ad", google_handleError, google_render_ad);
Yazının bulunmasından sonraki dönem göçlerin birbirlerine daha sağlıklı bilgiler edinebilmekteyiz.Kavimler göçünü başlatan Batı Hunlar’ının kimlikleri hakkında 200 yıldan beri türlü tahminler yürütülen ve çeşitli bilginler tarafından Türk-Fin, Fin-Ugor, Uygur-Moğol , Türk-Moğol karışımı, Türk-Moğol-Mancu karışımı oldukları konusunda yabancı bilim adamları görüş ileri sürmüşlerdir. Kaynaklar ve yorumlar çok çeşitlidir. Bazı kaynaklar Batı Hun İmparatorluğu ile Avrupa Hun İmparatorluğunu ayırmakta ve bunları iki ayrı devlet olarak kabul etmekte, bazıları ise batı ve Avrupa Hun İmparatorluklarını birbirlerinin devamı sayarak tek devlet kabul etmektedir. Batı Hunlar’ının geldikleri yer konusunda da değişik görüşler ileri sürülmesine karşın son yapılan araştırmalar bu Hunlar’ın, Büyük Hun İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra Orta Asya’dan göç eden kav,imler olduğunu kesinleştirmiştir. Batı Hunlar’ının Aya kökenli ve Büyük Hun Devleti’ni kuran kavimlerin torunları oldukları artık kesin bir gözle bakılmaktadır. Bu konuda tarihsel, kültürel ve toplumsal bilgilerle kanıtlanmıştır.Avrupa Hunlar’ının dili Türkçeydi. Hükümdar sülalesinin adlarına baktığımızda bunu görmekteyiz. Muncuk, Atilla, İlek, Dengizik, Aybars, Arıkan, Oktar vb.Daha önce Hun tarihinde de gördüğümüz gibi ilk çağda büyük bir imparatorluk kuran Hunlar m.ö. 48 yılında Güneydoğu ve kuzeybatı Hun Devletleri diye 2’ye ayrılmıştır. Güney Doğu Hun Devleti Çin baskısı altına girdi ve eski Hun anayurdu bütün özelliklerini giderek yitirdi. Çin kaynaklarını bu toplulukların Slen-pilerin eline geçtiğini belirtir. Asıl Hun tarihi M.Ö. II. yy’ın birinci yarısında Avrupa topraklarına gelişecektir.Hunlar batı steplerine göç etmeden önce burada buralarda İskitler yaşıyordu. Daha sonraları İran’dan gelen Sarmallar İskit İmparatorluğunun yıkılmasından önemli rol oynadılar. İran kökenli kavimler batı steplerine yayıldılar. Büyük Hun İmparatorluğu dağıldıktan sonra Orta Asya’da kurulması denenen bazı Rum Devletleri uzun ömürlü olmadı ve Hunlar yavaş yavaş Batı’ya doğru göç etmeye başladılar. Öncelikle Aral Gölü civarında görülen Hunlar, sonraları Don ve Volga ırmaklarını görüldüler.
Bu tarihlerde Karadeniz’in bazı kısımları Gotların işgali altında bulunuyordu. Don-Dinyeper Irmakları arasında Ostrogotlar, onların batısında da Vizigotlar yerleşmişti. Vandallar da Batı’da oturuyordu. Germen kavimleri İran Boyları karışık biçimlerde yaşıyorlardı. Hunlar, önce Doğu Gotları olan Ostrogot Devleti’ni yıktı, sonra da Batı Gotları olan Vizigotlar tarih sahnesinden silindiler. Gotlar, bu yenildiler üzerine kalabalık gruplar halinde Batı Avrupa’ya kaçtılar. Bu dönemde birçok kavim Hunlar’ın zorlamasıyla Karadeniz’in kuzeyinden Avrupa’ya doğru göç etti. Hunların Roma İmparatorluğu’nun Kuzey kesimlerini de alt üst ederek İspanya’ya kadar büyük bir kavimler göçüne neden oldular. Yendikleri kavimlerden aldıkları esirler ile ordularını genişleterek Avrupa’nın içlerine doğru saldırılarını yaygınlaştırdılar.
Yoğun Hun saldırıları ile karşılaşan Avrupa’nın dengesi alt-üst oldu. Tüm Avrupa Hunlar’a barbar gözüyle bakar oldu. Roma İmparatorluğundan herhangi bir direniş görmeyen Hunlar Macaristan’a kadar büyük sefer düzenlediler. Bu bölgelerde yaşayan kavimler Roma İmparatorluğu sınırları içine giriyorlar, Romalıların askeri gücüne sığınıyorlardı. Göründüğü gibi Kavimler Göçü: Ural Irmağı ile Volga arasında bulunan Batı Hunları’nın Avrupa içlerine ilerleyerek önlerine çıkan toplulukların bir kısmını yönetimleri aylına alması, bir kısmını da Avrupa’nın batısına ve güneyine doğru yer değiştirmek zorunda bırakmasıyla başladı. Avrupa’da “Barbar Krallıkları” denen küçük devletlerin doğmasıyla sonuçlandı.Avrupa’da Kurulan Krallıklar
İspanya’da İspanya (Vizigotlar):
418-700 yılları arasında İspanya’da kurulan en önemli krallıklardan biridir. Yaklaşık 100 yıl yaşamışlardır. İlk devlet şeklini de Batı İspanya olarak görüyoruz. Armanizm’in etkisinde kalarak Hristiyanlığı kabul etmişler. İspanya’nın Hristiyanlaşmasında etkili oldular. Hun Türkleri Avrupa’ya ilerlerken bu kavimlerle mücadeleler yaptılar. Balkanlarda tutunamayacağını anlayan vizigotlar, Sicilya (İspanya’ya) göç ettiler. Justiniyanus döneminde Roma güçlenmeye başlayınca etkisiz hale geldiler. Aydınlanma çağının başlaması ve İspanya’da İslam ordularının görülüp 711’de Endülüsler’in kurulmasıyla son buldu.
Kuzey Afrika (Vandallar) 533-548 :
V. yy’da Kuzey Afrika’da devlet kuran Vandallar Hristiyan olup Ariyani mezhebini benimsemişlerdir. Bu nedenle, Ariyani olmayan yerli halka baskı yapmışlar ve zulm etmişlerdir. Bu arada yerli halk olan Berberiler arasında çıkan isyanlarda devletin gücünü azaltmıştır. Başkenti Burgoplar’dır. Jüstinyen’in izlediği dış politika neticesinde tekrar bunları Bizans’a bağlamıştır.
İtalya (Ostrogotlar)
Teodarik tarafından İtalya alınmış, ölümünden sonra taht mücadeleleri olmuş, tahta geçen Teodora’nın kızı Bizans’la iyi ilişkiler kurmuş, Bizans kültürünü de benimsemiş, bu durum Jüstinye’nin politikalarını kolaylaştırmış, devletin merkezi Koverraya’dır. 555 yılında tamamen yıkılmıştır.
Areman Krallığı (Aslasloren)
Hristiyanlığı benimsemişlerdir. Anglosaksonlar Galya topraklarında 871-1066’da kurulmuşlar. Küçük 7 krallıklardan oluşmakta, yabancılarla mücadelelerde ittifak içinde olmuşlardır. Anglosakson Hristiyanlığın merkezi haline gelmiştir.
Langobadlar (568-774)
Macaristan Ovası’na kurulmuşlardır. Hunlarla ve Doğu Gotlarıyla 773-774 yılında Avrupa’da kurulan son ve en büyük krallık olan Frank Krallığı tarafından yıkılmışlardır. 486 ve 843 yılları arasında hakimiyet kurmuşlar, Batı Avrupa sahasında 496’da Hristiyan olmuşlar, Batı Avrupa’da Hristiyanlık Resmi din olarak başlamıştır.
Franklar (773)
3 bölgeye ayrılmışlar:1. Avusturya Bölgesi (Viyana)2. Nestruya Bölgesi3. Burgan (Onlins Bölgesi)
Yaklaşık 400 yıl Avrupa’da güçlenmişlerdir. 3 bölgeye toplanması, 3 bölgeye bölünmesi demektir. Bu bölgeleri kardeşler yönetmiş ve birbirinden bağımsız hareket etmişlerdir. Avusturya’da kurulan Franklar Karolenj olarak değişmiştir. Bizans’la karşılıklı ilişkiler başlamış, Avrupa’nın tek hakimi durumuna gelmişlerdir. Avarlar’ın hakimi zor durumda bırakmış, Franklar daha sonra Katolik kilisesine yaklaştı ve Katolik dünyasının liderliğini benimsemiştir.Bütün bu devletler Roma’dan miras kalan yönetim yapısıyla ve misyonerler aracılığıyla Germen ülkelerini Hristiyanlaştıran Katolik kilisesinin desteğiyle durumlarını sağlamlaştırmışlardır. Göç sonunda Hunlar aleyhine inanılmaz rivayetler ev hikayeler çıkmıştır.Barbarlar silah zoruyla ele geçirdikleri topraklardaki bütün Roma izlerini silmeye kalkışmışlardır. Çünkü sayıca azdılar. Barbar kavimlerle Romalılar arasındaki en büyük ayrılık nedeni, İznik Konsilinin, (325) yılında mahkum ettiği Ariusculuktu. Bu inancın, İsa’yı Tanrısal bir varlık değil bir insan olarak kabul etmesine dayanıyordu.395 yılında Roma İmparatoru’nun ölmesi üzerine yeniden harekete geçen Hunlar’ın bir kısmı Balkanlardan Trakya’nın içlerine inerken bir kısmı da Kafkasya’dan geçerek Anadolu’nun iç kısımlarına gidiyorlardı. Hunlar’ın Doğu kanadı tarafından düzenlenene bu akımları basık ve kursik adlı başbuğlar yönetiyordu. Hunlar Anadolu’ya indikten sonra burada kalmışlar, iç kısımlara doğru ilerlemişler, Anadolu’ya işgal değil keşif amaçlı gelmişlerdir. Çukurova ve Suriye’yi işgale etmişlerdir. Kudüs’e kadar inen Hunlar, daha sonra Kuzey’e dönerek Orta Anadolu’ya yürüdüler ve daha sonra da Azerbaycan yoluyla kendi merkezleri olan Kuzey Karadeniz’e döndüler. İskitlerden sonra Türklerin Anadolu’ya ikinci kez gelişleri Hunlar döneminde olmuştur. Hunlar Doğu Roma’yı çöktürmeye yönelik saldırılarını arttırdılar. Ancak dış politika savaş taktiği olarak Roma’yı ortadan kaldırmayı ana ilke olarak benimserken, Buna karşı Batı Roma ile dostluk ilişkililerini geliştirmişlerdir. Avrupa’da ortalığı karıştıran bazı barbar kavimlerin hem Romalıların hem de Hunların düşmanı olması Hun Devleti’ni böyle bir dış politikaya yöneltmişti. Hun kuvvetlerinin mevcudu 90-100.000 Türk, bir o kadar da Germen ve İslav olmak üzere 200.000 kişi kadar çeşitli kaynaklardan takip edildiği kadar Hun Devleti içinde şu kavimler yer almaktaydı.
1) Doğu’dan Batıya: Germenler, Gotlar, Suebler, Gedipler.2) Orta ve Batı Rusya: Slavlar, Venedalılar, Sklavanler, Antlar.3) Kafkaslar’dan Tuna’ya Dağınık Halde: İranlılar, Alanlar, Sarmatlar, Başternolar,4) Ural’dan Baltık’a: Finler, Ugorlar, Çudlar, Estler, Vidivaniler.5) Türkler: İmparatorluğun her tarafına yayılmış olarak üçogur, beşogur, altıogur, onogur, saraogurlar, agaçeriler, sabarlar.Yaklaşık olarak sayıları kırkbeşe yaklaşan bu kadar çok kavim eski Türk devlet sistemine göre bir siyasal birlik oluşturmakta, yabancı kavim ve zümreler ancak kralları aracılığıyla imparatorluğa bağlıydı. Kavimler Göçü’nün Roma’ya EtkisiRoma siyasi kısaca bahsedersek; Roma M.Ö. 773 yılında Tibet Nehri üzerinde savunmaya elverişli bir tepede kurulan ve kısa zamanda gelişme kaydederek ilk çağın en büyük imparatorluğu haline gelmiştir. Kazandığı büyük zaferlerle Akdeniz’i ele geçirmiştir. Böylece gücünü artırmıştır.Roma İmparatorluğu’nun gücü dini mücadeleler ve iç savaşlarla sarsılırken Doğu’da İran’ın baskısı da gitgide artmaktaydı. Bu arada da Kavimler Göçü’nün başlaması daha büyük darbe oldu. Bu arada kuzeyden ve doğudan hiç aralıksız savaştı.Trakya topraklarını Batı Gotları tahrip etmeye başlamışlar, Batı Gotları ve Hunlarda desteklemişlerdir. Barbar kavimleri ile savaş yapmışlar, savaş taktiği olarak Germenleri yok edebilmek için barış antlaşması yapmışlar. Ostrogotlar, Paranya’da Vizigotlarda İspanya’da iskan edildiler. Vizigotlar, yüksek askeri ücrete sahip olacaklar, Roma’nın müttefiki sayılacaklar ve icap ederse Roma’ya askeri yardımlarda da bulunacaklardır. Amaçları Gotları Roma’dan uzaklaştırmaktı. Fakat pek çok Got grubu imparatorun hizmetine girdi.Anlaşmanın ve Roma’nın izlediği siyasetin sonucu olarak;1)Devletin Germen kavimlerinin dalgalarının ezilmesi durduruldu.2)Saldırganlar devlet hizmetine alınarak faydalanma yoluna gidildi.3)Mevcudu azalan Roma ordusu takviye edilmiş oldu.Bu anlaşmaların olumsuz yanları olarak;1)Germenler savaş yoluyla değil barış yoluyla Roma İmparatorluğu’na sızdılar.2)Ordu Germenleşti.3)Devletin mali yükü arttı.4)Ağır vergilere muhatap olan halkın sefaleti arttı.5)Ağır borçların ve ekonomik sıkıntıya giren, vergi memurlarının baskısından kaçmak isteyen halk, büyük arazi sahibi kişilerin himayesine girmeye başladılar.Roma’nın Çöküş Nedenleri1)İmparatorluğun geniş sınırlara ulaşması.2)Askeri birliklerin (lejyon) kendi komutanları imparator ilan etmesi ve imparatorların birbirleri ile mücadeleleri.3)İç mücadelelerin devleti yıpratması.4)Germenlerin ve İranlıların saldırıları.5)Kavimler Göçü yani Hun akımlarının Roma topraklarına baskısı.Bu sebeplerle meydana gelen askeri ve siyasal çöküntü diğer kurumlarında çökmesine sebep oldu. Sosyal hayat bozuldu.İmparatorlar, barbarların siyasal becerilerini küçümsemelerine rağmen, değişen koşulların kalıcı olarak, Roma toparlanmasına zarar verebileceğini hesaplamamışlardır. Barbarlarda kendi cephelerinden imparatorluk yönetiminin zayıflığının kanıtlandığı bir durumla o kadar iç içe hale gelmişler ve kendi yöneticileri o kadar güven kazanmışlardır ki daha az saygılı davranmaktan çekinmez olmuşlardı.Bir yandan yaşamak için güçlü bir merkezi iktidar isteyen devletçiliğe aykırı düşen bir hayat görüşü, öte yandan orta sınıflar yani bir toplumun en sağlıklı ve en zaruri bölümünü yok eden bir ekonomik bunalım.Kısaca, bu uzun ve sıkıntılı dönem içinde yeni bir Avrupa kurulmuş, batının Asya’yla olan ilişkileri yepyeni koşullar altına gelmiş ve bu yeni gelişmeler önümüzdeki çağa özelliklerini vererek damgasını vurmuştur.Kavimler Göçü, Avrupa’da bir çok etki yaratmış, Avrupa medeniyetinin Hun Türklerinden aldığı başlıca unsurları büyük Fransız tarihçisi ve Coğrafyacısı Fernand Grenord şöyle ifade ediyor: “O zamana kadar, Avrupalıların meçhulü olan iç çamaşırları, at koşumları ve Türklerin atlarını besleme usulleri askerliğe ve süvariliğe dair bir çok hususu, bir çok coğrafya ismi ve mefhumu, at donatımına ait bir çok hususları Hunlardan öğrenmişlerdir.Kavimler Göçü’nün Sonuçları1)Roma İmparatorluğu Doğu ve Batı olarak ikiye ayrıldı. (395) Batı Roma 476 yılında Germen kavimleri tarafından yıkıldı.2)Avrupa’nın etnik yapısı değişti, Germenlerin Avrupa’ya karışması yerli milletler ortaya çıkardı.3)Türkler Avrupa’da Avrupa Hun Devleti’ni kurdu.4)İngiltere, Fransa gibi Avrupa Devletlerinin temelleri atıldı.5)Avrupa’da feodalite (derebeylik) rejimi ortaya çıktı.6)Şövalyecilik ortaya çıktı.7)Avrupa’da edebi destanlar ve efsaneler meydana çıktı.8)Avrupa’da Milliyetçilik yayıldı.9)İlk çağ kapandı, Orta Çağ başladı.BİBLİYOGRAFYA· Rene Grousel, Çvr: Dr. N. Reşat Üzmez, Bozkır İmparatorluğu, Atilla-Cengiz Han-Timur, İstanbul 1996.·Ayşin ŞİŞMAN’ın Ders Notları.·Yılmaz ÖZTUNA, Büyük Türkiye Tarihi Ansiklopedisi, I.Clt, s. 183-184, İstanbul 1983 .·Doğan AVCIOĞLU, Türklerin Tarihi, Clt I, s.776-777·Anıl ÇEÇEN, İnternette köşe yazısı (Denizce) s. 1-6·Türk Dünyası El Kitabı, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları 212, sayı: A23, I. Clt, Ankara 1992.·Abdulhaluk ÇAY, Genel Türk Tarihi Ansiklopedisi, Clt I, s. 494.·Enver KORUKÇU, Genel Türk Tarihi Asiklopedisi, Clt I., s. 581-582.·Meydan Larousse Encylopedicia Britannica: Betretty-Rophos, Nartin-Ropho (LAROUSSE)·Başlangıçtan Bugüne Dünya Tarihi Ansiklopedisi, s. 161.·Tarihte Türk Devletleri, Milliyet Yayınları.·Ortaçağ Avrupası, Atlaslı Büyük Uygarlıklar Ansiklopedisi, s. 27-33

28 Aralık 2009 Pazartesi

Hava saf maddemidir? Yoksa Karışım mıdır?

Hava saf maddemidir? Yoksa Karışım mıdır?

Hava saf madde değildir. Bir maddenin saf madde olması için tek bir elementten oluşması gerekir. Fakat havada oksijen,karbondioksit,çeşitli kirletici gazlar(kükürt ve karbon bileşikleri) , nem gibi birçok farklı madde bulunur. Bu yüzden hava saf değildir. Karışımdır.

MADDELERİN KATI, SIVI, GAZ OLARAK SINIFLANDIRILMASI
Kütlesi ve hacmi olan, boşlukta yer kaplayan her şeye “madde” denir.Çevremizde gördüğümüz maddeleri katı, sıvı ve gaz olarak sınıflandırabiliriz.
KATILARIN ÖZELLİKLERİ :

• Katı hali, maddenin en düzenli halidir.

• Katıları oluşturan tanecikler arasındaki boşluklar yok denecek kadar azdır.
• Katı tanecikleri arasındaki çekim kuvveti çok fazladır.
• Katıların belirli bir şekli ve belirli bir hacmi vardır.
• Katılar sıkıştırılamaz.
SIVILARIN ÖZELLİKLERİ :
• Sıvılar, katılara göre daha düzensizdir.

• Sıvıları oluşturan tanecikler arasındaki boşluklar, katılara göre daha fazladır.
• Sıvı tanecikleri arasındaki çekim kuvveti, katılardakine göre daha azdır.
• Sıvıların belirli bir şekli yoktur. Bulundukları kabın şeklini alırlar.
• Sıvıların belirli bir hacmi vardır.
Sıvılar, akışkandır.
• Sıvılar çok az sıkıştırılabilir.
GAZLARIN ÖZELLİKLERİ :
• Gaz hali, maddenin en düzensiz halidir.

• Gazları oluşturan tanecikler arasındaki boşluklar çok fazladır.
• Gazları oluşturan tanecikler arasındaki çekim kuvveti çok azdır.
• Gazların belirli bir şekli yoktur. Bulundukları kabın şeklini alırlar.
• Gazların belirli bir hacmi yoktur. Bulundukları kabın hacmini alırlar.
• Gazlar, uçucudur.
• Gazlar rahatlıkla sıkıştırılabilir.

27 Aralık 2009 Pazar

AÇILAR VE AÇI ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

AÇILAR VE AÇI ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Aynı doğru üzerinde olmayan, başlangıç noktaları ortak olan iki ışının birleşim kümesine AÇI denir. Açıyı oluşturan iki ışının kesişim kümesine AÇININ KÖŞESİ, bu ışınlara ise AÇININ KOLLARI denir. Açılar üç şekilde okunur; 1)Işınların nokta adları alınarak:
(ABC)açısı=(CBA)açısı

2)Sadece başlangıç noktası alınarak:
(B)açısı şeklinde.

Bir açı, bulunduğu bölgeyi üç bölgeye ayırır;

1.Açının Kendisi
2.Açının Dış Bölgesi
3.Açının İç Bölgesi

Açı ölçüsü DERECEDİR. Açıların ölçüsünü
bulmak için AÇI ÖLÇER veya İLETKİ kullanılır.

Özel Açılar

1)Dar Açı:Ölçüsü 0º `den büyük ve 90º`den
küçük açılara DAR AÇI denir.

2)Dik Açı:Ölçüsü 90º olan açıya
DİK AÇI denir.

3)Geniş Açı:Ölçüsü 90º`den büyük 180º`den
küçük olan açıya GENİŞ AÇI denir.

4)Doğru Açı:Ölçüsü 180º olan açıya
DOĞRU AÇI denir.

5)Tam Açı:Ölçüsü 360º olan açıya
TAM AÇI denir.

6)Tümler Açı:İki açının ölçüleri toplamı
90º olan açıya TÜMLER AÇI denir.

7)Bütünler Açı:İki açının ölçüleri toplamı
180º ise bu açılara BÜTÜNLER AÇI denir.

8)Bir Noktada Kesişen İki Doğrunun
Oluşturduğu Açılar:

a)Komşu Açılar:Başlangıç noktaları aynı
iki veya daha fazla açıya KOMŞU AÇILAR
denir.

b)Komşu Tümler Açılar: Başlangıç noktaları
aynı, ölçüleri toplamı 90º olan iki farklı
açıya KOMŞU TÜMLER AÇILAR denirc
)Komşu Bütünler Açılar:Başlangıç noktaları
aynı, ölçüleri toplamı 180º olan açıya
KOMŞU BÜTÜNLER AÇILAR denir.

d)Ters Açılar:
Köşeleri ortak ve kenarları
birbirine zıt ışınları olan iki açıya TERS AÇI
denir. Ters açıların ölçüleri birbirine eşittir.

9)Paralel İki Doğrunun Bir Kesenle Yaptığı
Açılar

a)Yöndeş Açılar:
Aynı yöne bakan açılara
yöndeş açılar denir.Yöndeş açılar
birbirine eşittir.
b)Ters Açılar:
Köşeleri ortak ve kenarları
birbirine zıt ışınları
olan iki açıya TERS AÇI denir.
Ters açıların ölçüleri birbirine
eşittir.

c)Dış Ters Açılar:
Dışta kalan ve dışa bakan
ters açılara dış ters açılar denir.Dış ters açıların
ölçüleri birbirine eşittir.

d)İç Ters Açılar:
İçte kalan ve içi bakan
ters açılara iç ters açılar denir.İç ters açıların
ölçüleri birbirine eşittir.

e)Karşı Konumlu Açılar:
Paralel iki doğru
arasında kalan ve karşılıklı olan açılara denir.
Karşı konumlu açıların toplamı 180º`dir.

Açı Ortay

Bir açının kollarından eşit uzaklıkta bulunan
noktaların belirttiği şekle AÇI ORTAY denir.
Açı ortay açıyı iki eş açıya ayırır. Açıortay
üzerindeki her nokta açının kollarından
eşit uzaklıktadır.